Salata deyip geçmeyin! Çok da masum olmayabilirler. Bazı restoranlarda 1000 kaloriyi bulan salatalar servis ediliyor. Aman dikkat! Boş yere kalori bombardımanına tutulmayın. Bazen, salata yediği için sağlıklı ve hafif beslendiğini düşünenlere gülesim geliyor. İçlerinde yok yok, kalori yuvası ama adı SALATA☺
Restoran ve kafelerde artık ana yemekler kadar ilgi gören onlarca çeşit salata bulmak mümkün. Ama unutmayın ki bazıları ana yemeklerden çok daha kalorili olabiliyor.
Sağlıklı, hafif ve lezzetli salatalar için püf noktaları:
Sen de klasik salatalardan sıkıldıysan ya da dışarda yediğin lezzetleri evinde, işinde yakalamak istiyorsan bu kombinleri denemelisin.
Sizce neden son yıllarda salataya rağbet bu kadar arttı? Tesadüf mü ya da sadece zayıf olma trendinden mi kaynaklanıyor sanıyorsunuz? Tabii ki hayır. Çünkü artık salatalar çok lezzetli. Siz de paylaştığımız tüyolara benzer kendi damak tadınıza yonelik formüller keşfedebilirsiniz. İşte birkaç örnek;
NOHUT: 1 yemek kaşığı zeytinyağı, yarım çay kaşığı kimyon, pul biber, karabiber ve kaya tuzu ile önceden ısınmış fırında 10 dakika kavurun ve salatanıza serpin.
KINOA: Kullanacağınız kinoayı 1 parmak geçecek kadar suda haşlayın ateşi kapatınca üzerine doğal nar ekşisi, zeytinyağı ve limon sos ekleyip kapağı kapatıp sıcağıyla demlenmesini sağlayın.
KARABUĞDAY: Kendine has kokusunu sevmiyorsanız et veya sebze suyuyla haşlayın ve salataya katmadan önce en sevdiğiniz baharatlarla karıştırın. Ya da bolca sotelenmiş sebze ile (mutlaka sarımsak, taze fesleğen de ekleyin) karıştırın.
HİNDİ: Hardal, kekik, pul biber, sarımsak, nane, zeytinyağı ile marine edin. Haşlanmış kullanacaksanız salata sosunu baharatlayıp önce hindilere bulayın öyle karıştırın.
MERCİMEK, MAS FASULYESİ VEYA NOHUT FİLİZLERİ: Besleyiciliği çok yüksek, kanser ve yaşlanma karşıtı filizleri, nar, böğürtlen, karpuz, kuru yaban mersini veya kuru kayısı eşliğinde kullanın.
SOSLAR: Hardal çeşitleri, baharatlar, balzamik, bal, elma sirkesi, üzüm sirkesi, limon suyu, lime, kaya tuzu, çörek otu, susam, portakal veya mandalina suyu gibi aromatiklerle zeytinyağı eşliğinde farklı tatlar yaratabilirsiniz.
Kilo verdiniz ama bir noktada takıldınız mı? Yeni yıla kadar vermen gereken birkaç fazla kilon var ve gitmiyorsa? Zayıflamak için her yolu deniyorsunuz ama hedef kiloya az kala kilo almaya mı başladınız? Zayıfladınız ama insanlar çok fark etmiyor aksine hasta mısın çok çöktün mü diyor? Kilo vermeye başlıyorsunuz ama çok yavaş giden kilolar hemen pes etmenize mi sebep oluyor? Metabolizmanızın yavaş veya bozuk olduğunu mu düşünüyorsunuz?
Hadi yazımı okuyun size iyi haberlerim var ☺
Önce şu hep suçladığımız metabolizma neymiş tanışalım… Metabolizma hızı vücudunuzun hareketsiz halde yaktığı enerjidir yani yaşamsal faaliyetleri sürdürebilmek için günlük harcanan kaloridir. Özetle organların çalışma hızını belirler. Bu performansa yaşınız, kilonuz, vücut kas-yağ oranınız, sağlık durumunuz (özellikle hormonal hastalıklara ) ve hareket seviyeniz yön verir.
Çoğu zaman kilo veremeyen kişiler “ne yesem yarıyor” ya da “ benim metabolizmam yavaş” veya “metabolizmam bozuldu, kalori yakmıyor” gibi yakınırlar. Oysa ki iyi haber metabolizmanız o kadar kolay bozulmaz. Çoğu zaman vücudun calışma sisteminde sorun yoktur ama siz onu doğru yönetemiyorsunuzdur. Özellikle hatalı, çok düşük kalorili, dengesiz şok diyet yapanlarda, sürekli kilo alıp verenlerde, kendine özel diyet listeleri uygulamayanlarda, mucize ilaçlar, diuretik laksatif çaylar tüketenlerde vücut dengesi bozulup metabolizma hızla koruma moduna geçebilir. Önemli olan doğru zamanda doğru diyetleri uygulamak, aç kalmamaktır ve vücudu monotonluktan çıkarmaktır.
Spordan önce 1 bardak yeşil veya beyaz çay içmek metabolik hızı ve yağ yakımını arttırır.
3) Kış aylarında metabolizmanın yavaşlaması, iştahın artması, daha çok eve kapanmakla yeme odaklı gecen günler istenmeyen ve fark etmeden alınan kilolara sebep olur. Bedenin temizlenmesi, doğru kaynaklardan beslenmesi, su ihtiyacının karşılanması, arındırıcı sistemlerin aktive olması icin doğru yaşam ilkelerini bilmek gerekir.
Soğuk havaların kapımızı çaldığı bugünlerde yeni mevsime özel beslenme ve diyet stratejilerine yer verdik.
1. Havaların soğuduğu günlerde D vitamini aliminizi yükseltin.
Basta kanser olmak üzere pek çok kronik hastalıktan koruyan D vitamini eksikliği kış aylarında artar. Bunun için öncelikle güneşi görünce kollarınızı, bacaklarınızı sıvayıp güneşlenmeye çalışın. Düzenli olarak kan değerlerinize baktırın. Eksiklik durumunda takviye alin. Balık, D vitamini katkılı süt ürünleri, yumurta, mantarda bulunan D vitaminin en iyi kaynağının güneş olduğunu unutmayın.
2. Biyolojik saati tersine çevirecek beslenme alışkanlıkları edinin.
Vücudumuzu yaşlandıran, pek çok kronik hastalığın oluşma riskini artıran en önemli nedenlerden biri inflamasyon yani iltihaplanmadır.
Serbest radikaller, stres, radyasyon, kötü beslenme alışkanlıklarımız, aşırı insülin salınımı vb.gibi daha pek çok nedene bağlanabilen inflamasyonun en önemli sebeplerinden biri de vücut yağının fazlalığıdır. Omega 3ün en iyi kaynağı baliği mutlaka haftada 2-3 kez tüketmeli, yumurta, ceviz, koyu yeşil yapraklı sebzeler ve keten tohumunu da rutin beslenmenizden eksik etmemelisiniz.
3. Yemek için çok acıkmayı beklemeyin.
Aç da kalmayın aşırıya da kaçmayın. Bunu alışkanlık edinebilirseniz yasaksız ve pişmanlık duymadan beslenirsiniz. Sahte açlıklarda durmayı öğrenin ama gerçek açlıkları da ötelemeyin.
4. Sizi tuzağa düşürecek besinleri eve sokmayın.
Özellikle kış aylarında uzayan geceler aksam yemeği sonrası sahte açlıkların arttığı donemlerdir. Evde muzır atıştırmalıklar bulundurmayın, gözden uzak mideden uzak ilkesini uygulayın.
5. Kaç kalori aldığınızdan çok ne kadar kaliteli beslendiğinize önem verin.
Bazı yemekleri yemeden önce bununla asla doymam diyip de uzun süre tok kaldığınızı görmüşsünüzdür eminim. İste bu gıdalar bedeni besinsel olarak tatmin ettiği için vücudun daha fazla enerji aramadığı durumlarda olur. Örneğin kemik suyuna, az baklagilli bol sebzeli hazırlanmış bir büyük kase çorba ana yemek bile olabilir çünkü bedeni gerçekten doyurmuştur ama büyük tabak bir pirinç pilavı yedikten sonra iştahınız daha da artabilir çünkü beden tatmin olmadığı için enerji arayışına devam eder. İşte bu yüzden kaliteli beslenmeye önem verin.
6. Fermente gıdaları hergün tüketin.
Ev yapımı yoğurt, kefir, turşu, tarhana, boza gibi besinleri beslenmenizde hergün tüketin. Özellikle yoğurdu günde 2 kase tüketin, kefir de vazgeçilmezinin olsun. Barsak florasını zenginleştiren fermente gıdalar güçlü bağışıklık sistemi ve hızlı çalışan metabolizmanın dostudur.
7. Yemekleri sağlıklı yöntemlerle pişirin.
Buharda, haşlama, kısık ateşte yavaş, ızgara, fırın gibi yöntemlerden tercih edin. Ne yediğiniz kadar nasıl pişirdiğiniz de çok önemlidir. Bazı süper besinleri mahvedebilen öyle çok pişirme tekniği ve tarifi var ki. Mutfağınıza yön verecek bilinçli aşçılar olun.
8. Yemeklerinize bolca baharat katın.
Yapılan çalışmalar yemeklere, yoğurda, salatalara, sebzelere özetle ekleyebileceğiniz her yemeğe ilave edilecek baharatların vücudu %20 oranında hızlandıran ve yağ yakımını artıran etkileri gözlenmiştir.
9. Beslenmenizi planlayın, değerlendirin ve mutlaka besin günlüğü tutun.
Yatağa yattığınızda o gününüzü değerlendirin, yarınınızı planlayın. Böylece ara atıştırmaları için yanınıza gerekli besinleri hazırlama olanağınız olacaktır. Aksi takdirde o acil açlık sinyallerinde zararlı kaçamaklar yapmanız an meselesi.
10. Caydırıcı bilgiler edinin. Mesela yediğinizi yakmak için ne kadar spor yapmanız gerektiğini bilin.
Yemek siparişi veriyorsunuz, seçtiğiniz yemeğin kalori değerini gördünüz, bu rakamlar sizin için pek de caydırıcı olmadı. Peki ya biri size o yiyeceğinizi yakmak için 4 saat koşmanız gerektiğini söylerse!!! Ya da ortalama yarım kilo yağ yakmak için 14 saat yürümeniz gerektiğini bilseniz eminim her kaşıkta bir kez daha düşünürsünüz.
11. Tabaklarınızın yarısında mutlaka sebze olsun.
Makarna, pilav, ızgaralar, pizzanız yemek tipiniz ne olursa olsun yoğun soslar, etler yerine ince kıyılmış sote sebzeler ekleyerek hafif ve çok lezzetli mönüler oluşturabilirsiniz. Kıymalı peynirli bir makarna hazırlamak yerine sadece sebze harmanı ile domates soslu bol baharatlı bir makarna ile 300 kaloriye yakın kalori kısıtlaması sağlamış olabilirsiniz.
12. Su hayattır, su içmek için susamayı beklemeyin. Mutlaka alkali su için. Enerji seviyelerinizi yüksek tutmak için günde en az 8-10 bardak su almalı, özellikle egzersiz yaptığınız günlerde bu miktarı biraz daha artırabilirsiniz. Susamak vücudun çoktan susuz kaldığının işaretidir. Hatta bazen boş yere yediklerinizin sebebi açlık değil susuzluk olabilir.
13. Haftada 1 kez tartılın, ne daha sık ne de daha az.
Sık sık tartıya çıkmak demoralize edici olabilir, haftada 1 kez aç karna, sabah tartısı alın. Özellikle spor sonrası, yemek sonrası, ödemli hissettiğiniz günlerde, kabızlık durumlarında, regl dönemi, uçuş sonrası kesinlike tartılmayın.
14. Günde 2 saatten fazla hareketsiz kalmayın.
Bunun için oturarak yaptığınız tüm aktiviteler, televizyon izlemek, playstation oynamak, bilgisayar karşısında vakit geçirmek sayılabilir. Bu süre, günlük fiziksel aktivitenizi azaltarak yağlanma riskinizi artırmaktadır. Özellikle çocuklar için tehlikelidir.
15. Akşam saatlerinde patlak veren yeme krizleri için fit seçimler bulundurun. Günün yorgunluğunu izlendiğiniz dizi karşısında abur cubur atıştırarak geçirmek yağlanma ve fazla kiloların nedeni. Bunun için yağsız patlamış mısır, salatalık, meyve, diyet bisküviler, soda bulundurun. Yağlı abur cuburları da kesinlikle evde tutmayın.
16. İşiniz hayatınız olmasın, rahatlamaya fırsat verin.
Hayatınız iş ve ev mesailerinden ibaretse monotonluk ve mutsuzluk sizi yemekle mutlu olmaya götürür. Kontrollü çalışma saatleriyle hem stresiniz az olsun hem de hareketli olma şansınız artsın. İş sonrası veya öncesi spora gitmek harika bir değişim olacaktır.
17. Yeni lezzetlere açık olun, sağlıklı ve fit tariflerden deneyin.
Kinoalı salatalar, avokadolu omletler, chia pudingleri, karabuğday pilavları, balkabağı çorbası, fırınlanmış tatlı patates, karnabahar pizzası, brokoli corbasi ve daha bir sürü farklı tarifle hayat boyu sağlıklı ve formda kalmak mümkün. Yeter ki ön yargılı olmayın, deneyin.
18. Kemik suyu tüketiminizi artırın.
Kemik suyundan elde edilecek doğal kollajen ve yağlar barsak duvarını güçlendirir, düzenli olarak yemek ve çorbalarınıza azar azar katın. Ben çoğu zaman yağ yerine kullanıyorum. Biraz sirke, tuz, defne yaprağı, soğan, kereviz sapı ilavesiyle pişirerek ağır kokuyu önler, essiz aroma kazandırabilirsiniz.
19. Küçük değişimlere odaklanın.
Örneğin yemeklerde kullandığınız yağ miktarını azaltın. Tariflerdekinin yarısını kullanın ve kesinlikle sızma zeytinyağı veya tamamen doğal tereyağı tercih edin.
20. Yumurta tüketin, tokluk hissiniz artsın.
Gün içinde yediklerinizin daha doyurucu olması için anne sütünden sonra en kaliteli besin olan yumurtayı tüketin. Kolesterol sorunu olanlar yumurta beyazını da tercihe edebilir. Yumurtaya pul biber ve kimyon serpmek de metabolizmayı hızlandıracaktır.
21. Dereotunun iştah kapatıcı, doygunluk veren özelliğinden faydalanın.
Bunun için her sabah tostunuza ekleyin ya da sade yiyin, çorbalara bolca katın, salatalara ve yoğurda da mutlaka ekleyin.
22. Çörek otunu hergün 1 yemek kaşığı tüketin.
Bağışıklık sistemini artırma kabiliyeti dışında tabii ki doygunluk artırıcı yanını da unutmayın. Salata, çorba ve yoğurtlara serpin.
23. Beslenmenizi monotonlaştırmayın.
Hergün farklı besin gruplarından almaya çalışın. Bu dengeli dağılım hem vücudu besler hem de daha çok ya yakma sinyalini uyarır. Örneğin her sabah peynir ekmek yerine yulaf, öğle veya akşam yemeklerinde mısır gevreği karışımları, omlet gibi aykırı yemekler tüketin.
24. Karbonhidrat tüketimini kesmeyin ama bağımlısı da olmayın, kısıtlayın.
Son yıllarda suçlanan karbonhidratları beslenmenizden çıkarmayın ama çok da tüketmeyin. Özellikle basit sekerleri kesin ama kompleks karbonhidratlardan da mutlaka yeterli ve dengeli olarak tüketin. Bunun için size yardimci olacağına inandığım bir öneri pilav, çorba ve salatalar da haşlanmış kara buğday kullanmaktır. Bu sayede karbonhidrat almış gibi hissedip aslında protein içeriği yüksek bir yemek yemiş olursunuz. Ayrıca tüm tahıl gruplarını tam tahıl olarak tercih edin, bol sebzeyle pişirin.
25. Tatlı krizlerini önlemek için bolca tarçın tüketin.
Toz olarak süte veya meyve üzerine, kabuk halini ise çay veya sularınıza katabilirsiniz. Toz veya kök zencefil de metabolizmayı hızlandırarak yine tatlı düşkünlüğünüzü azaltacaktır.
26. Porsiyonları küçültememekten şikayetçiyseniz yemeklerden önce çorba için.
Özellikle düşük kalorili sebze ağırlıklı çorbalar sizin daha az yiyip doymanızı destekler. Ayrıca daha küçük tabaklar kullanmakta porsiyon küçülmekte etkilidir. Yine tabakların yarısını salata veya pişmiş sebzelerle doldurarak da gözünüzü doyurabilirsiniz.
27. Yemeklerden sonra canınız tatlı çekmesin istiyorsanız yarım saat önce ılık su veya bitki çayı için.
Bunun için restoranda yemek yerken siparişinizi beklerken önce sıcak su isteyin. Limon dilimleri, taze nane yaprakları eklenmiş sıcak suyu ılınınca için veya ıhlamur, rezene, yasemin gibi sakinleştirici ve sindirim dostu caylar tüketin. Kış aylarında vücudu ısıtan kırmızı, beyaz, mate çayı, taze zencefil, zerdeçal, ayva dilimleri, karanfil ve kabuk tarçınla tüketmek gün boyu daha enerjik ve tok olmanızı sağlar.
28.Kendiniz için en uygun spor programını uygulayın.
Spor: metabolizma üzerinde hızlandırıcı, güçlendirici özelliğiyle zayıflama ve kilo koruma programlarının vazgeçilmezidir. Ayrıca doğal enerji verici ve stres arındırıcı bir aktivitedir. Üzgün, sinirli veya stresli olduğunuzda kendinizi yemeklerle mutlu etmeye çalışıyorsanız bu ruhsal çöküntüden kurtulmaya da en iyi yardımcılardan birinin egzersiz olduğunu söyleyebilirim.
29.Düzenli, kaliteli ve yeterli uyuyun.
Ruhsal ve fiziksel olarak dinlenebilmek, güne enerjik başlamak için altın kural kaliteli uykudur. Uyku süresinin yetişkinlerde günde 7-8 saat olması önerilirken önemli olan kaliteli uyumaktır.
30. Doktorunuza danışarak gerekiyorsa multivitamin desteği alın. Probiyotik takviyeler kullanın.
Vücudun aldığı besinleri enerjiye dönüştürebilmesi için enzimatik reaksiyonları düzenli sürdürmesi bunun için de vitamin ve mineralleri yeterli alması gereklidir. Bunun için yeterli dengeli beslenmek gerekir, günümüzde besinlerin erozyona uğraması, yoğun çalışma saatleri içinde hızlıca, besleyiciliği düşük yemeklerle beslenmek vitamin mineral ihtiyaçlarının karşılanmamasına neden olabilir. Bunun için doktorunuza danışarak sizin için en uygun desteği alabilirsiniz.
Yine o döneme geldik, yataktan kalkmak istemiyor gün içinde uykumuz geliyor ve kendimizi çok yorgun hissediyoruz. Bazılarımızın daha çok etkilendiği bahar yorgunluğu vücudun mevsim değişimine adapte olamamasıdır, bu aylarda değişen iklimle oksijenin beyne ulaşımı biraz daha düşer ve uyku haline yol acar. Bu bir hastalık değildir kendimizi daha iyi hissetmek için bazı yaşam değişiklikleri ile bu dönemi daha rahat atlatabiliriz.
Dikkat et karbonhidrat krizleri kapında, iştahının tavan yaptığı şuursuz yemelerin arttığı anlardan biridir. Enerjin düştüğü için kendini sürekli halsiz ve aç hissedeceksin ki bu da sahte tatlı atakları yaratacaktır. Bu gibi durumlarda ilk iş kendine sor bakalım susadın mı? Çoğu zaman karışan açlık ve susuzluk sinyallerini doğru ayırt etmelisin.
İkinci adım mutlaka sağlıklı yağlardan faydalanmalısın kortizol seviyelerini dengeleyecek magnezyumdan zengin yağlı tohumlar (ceviz, badem, fındık), hindistan cevizi ve avokado bunların başında gelir.
Ayrıca karbonhidratları limitlemelisin basit sekerler yerine kan şekerini dengeli yükseltecek alternatifler tüketmelisin. Örnegin 1 bardak ılık süt yanında bitter çikolata, muz, incir, dut, üzüm, elma kurusu, goji berry, Trabzon hurmasının da desteği olacaktır.
Kan şekerinde ani iniş çıkışlar yaratarak uykunu getirecek, metabolizmanı düşük seviyede çalışma haline sokacak yüksek enerji deposu ağır karbonhidratlı yemekler yerine ıspanak yatağında balık, sote sebzelerle pişmiş hindi, nohutlu kabak, mantarlı omlet, kuşbaşı etli karabuğday pilavı, kinoalı kısır, peynirli fırın sebzeler gibi besin gruplarını dengeli içeren tabaklar tüket. Bu şekilde hazırlanan tarifler daha büyük porsiyonlarla tüketilebileceği için mevcut yeme dürtülerine iyi gelecektir.
Ayrıca doğanın şifasını içinde hissedeceğin koyu yeşil yapraklı sebzelerden oluşan renkli salatalar hazırlayıp üzerine kinoa, nohut, karabuğday veya balık eklemeni öneririm.
Bir bardak kakaolu sut serotonin seviyelerini yükselterek modunu yükseltecektir. Ya da chialı, zerdeçal, karabiberli, taze naneli kefir mükemmel enerji yükselticidir.
Ceviz ve kuru vişne ikilisi de hem sağlıklı hem de uyku sorunu yaşayanlar için destekçi bir alternatiftir.
Kahveyi çok içiyorsan bunun yerine siyah çay demlemelisin. 6 hafta suren bir çalısmada günde 4 bardak çay içmenin stresli bir olay sonrası salınan kortizonlu düşürdüğü gözlenmiştir. Özellikle yeşil çayın desteği çok daha fazladır.
Rutinden çıkmak uzun suredir diyette olanlar icin aslında iyi bir fırsattır yeter ki bunu doğru yönetelim. Aksi takdirde sağlıklı beslenme sevdalılarının en büyük sınavlardan biridir iş seyahatleri.
Bir sor kendine:
Nedense kendimize izin verdigimiz hani yorucu bir işi keyiflendirmek için yemeği ödül olarak gördüğümüz havalimanları, uçak ikramları, otel odalarındaki mini barlar, iş arkadaşlarınızın size ağırlama gayreti, toplantı molalarındaki karbonhidrat ağırlıklı atıştırmalıklar, akşam yemeğinde sanki zorunlulukmuş gibi içilen alkol, alışkanlığın olmasa da yemek öncesi ‘iştah açıcı?’ ya da sonrasında tatlı sipariş etme hakkı görmen, saat mevhumu kalmadan yemek yemen, şehir dışına çıktığında sanki orada yenen kaloriler işlemezmiş gibi düşünen bir ruh haline bürünmen sence de çok enteresan degil mi?
Eminim pek çok kisiye tercüman oldum… O zaman suçları itiraf ettiysek değişime hazırız demektir. Bundan sonra ne amaçla olursa olsun seyahatlerde de beslenmemizi dengelemeyi öğreneceğiz. Peki bunun için neler yapacaksın hemen not al:
Duygular beslenme sistemimize hükmetmeye basladığında yani yemek ihtiyaçtan zevke döndüğünde bil ki duygusal çöküşlerdesin. Öncelikle biraz rahatlamalı, sevdiklerini etrafında tutmalı, günlük meditasyonlarla stres kontrolu sağlamalısın çünkü bu duygusal yemelerin de iştah kapanıklığının da önüne geçer.
Bilinçli beslenebilenlerin güçlü otokontrolleri diyeti sabote eden faktörleri ortadan kaldırabilir işte haydi sen de bunu öğren hayat boyu rahat et. Burada okuduklarını teker teker yaşamına ekle ve surdur.
1.Duygusal yemenin ne olduğunu anla ki sorun oluştuğunda çözebilesin. Mesela tıka basa doymana rağmen hala tatlıya yer bırakıyorsan, kendini kötü hissettiğin an aklına dolaptaki çikolatalar geliyorsa. Sinirlendiğinde kutu kutu abur cubur yiyip mide fesadı geçiriyorsan ya da günlerdir bir lokma geçmiyorsa boğazından duygusal yeme atağındasındır. Yemeği bazen ödül olarak kullanabilirsin ya da bazen sıkıntıdan iştahın kapanabilir bunlar normaldir ama bunu çok sık yaşıyorsan dikkatli olmalısın.
Özellikle stres, kızgınlık, endişe, korku, mutsuzluk, üzüntü, sıkılma, boşlukta kalma, kayıplar tetikleyici olabilir. Bu durumlarda içine kapanmaktansa sosyalleşmeli, hobilere daha çok vakit ayırmalı, yemek dışında kafa dagitan aktivitelerde bulunmamalı, bol bol su içmelisin.
2. İştahın çok arttığında asla aç karnına yemek alışverişine çıkmamalısın.Günlük menülerinde her öğünde hacmen büyük kalorisi düşük salatalar, farklı baharatlarla tatlandırılmış sebze soteler, sebze yemekleri ve çorbaları bulunmalı. Amaç önce gözü doyurmak sonra göz açlığı geçecektir.
3. Yemek ritüelini keyiflendirmek lazım, her lokmanın tadına vararak ye ki neyi, ne kadar yediğini anla ve durabil.
4. İştahsızlık durumlarında yiyeceklere bir anda yüklenme yavaş yavaş sık öğünler tüket.
5. Evde pişen yemeğin kokusu ya da yemek pişirmek de bazen iştah kapatıcıdır. Bir süre daha çok dışarda ye. İştah artışında ise dışardan yemek sıklığını düşür çünkü calışmalar, kişisel ve profesyonel deneyimlerim restoranlarda yemek yendiğinde evdekinde %40 daha fazla kalori alıyoruz.