Beyin-Bağırsak Bağlantısı
Mutlu olduğunda midenizde ‘kelebekler’ hissettiniz mi? Ya da hiç ‘mideniz düğümlenmiş’ gibi oldu mu? Hepimiz de bazı durumlarda bu kelimeleri kullanmışızdır. Peki hiç düşündünüz mü neden bu tabirleri kullanıyoruz? Bu hissin altında yatan sebep sindirim sistemimizdir. Çünkü, sindirim sistemimiz duygu durum değişikliklerine duyarlıdır. Yani öfke, endişe, üzüntü, şaşkınlık gibi duyguların tümü bağırsaktaki belirtileri tetikleyebilir.
Beyin sindirim sistemi üzerinde doğrudan bir etkiye sahiptir. Örneğin, yemek yemediğimiz ama yemeyi düşündüğümüz anda mide özsuyu salgılanmaya başlar. Fakat bu etki her iki taraf için de geçerlidir. Beynin bağırsaklara sinyaller yolladığı gibi, bağırsaklar da beyne sinyaller yollar. Bu nedenle, bir kişinin midesindeki veya bağırsağındaki sorun; kaygı, stres veya depresyonun nedeni olabilir. Çünkü beyin ve sindirim sistemi birbirine bağlıdır. Eminim ‘vücudumuzun ikinci beyni, bağırsaklardır’ cümlesini sen de duymuşsundur. Yani iki beynimiz sürekli olarak birbiri ile konuşuyor 🙂 Bu nedenle sağlıklı bağırsak, mutlu insan demek oluyor. Bağırsaklarımızın sağlıklı olmasında da beslenme en temel faktör olarak karşımıza çıkıyor. ‘Peki sağlıklı bağırsaklar için nasıl beslenmeliyiz’ dediğinizi duyar gibiyim. O zaman gelin birlikte irdeleyelim.
- Prebiyotik besin kaynaklarına sofranızda yer açın. Prebiyotikler, bağırsak mikroflorasını destekleyen besinlerdir. O zaman bu gıdaları daha çok tüketmeliyiz. Enginar, pırasa, kuşkonmaz, soğan, sarımsak, yer elması, balkabağı, tatlı patates, muz, baklagiller bu besinlere örnek olarak verilebilir.
- Fermente edilmiş gıdaları tüketin. Fermente gıdalar probiyotik özellik gösterir. Probiyotikler, sağlıklı bakterilerin bir kısmını oluşturur. Sağlıklı bir bağışıklık sistemini destekler, ağırlık yönetimine yardımcıdır, ishal ve kabızlık gibi sindirim sorunlarını önler. Ev yapımı yoğurt, kefir, doğal nar ekşisi, pancar kvass ve lakto fermente yöntemiyle hazırlanmış lahana turşusu gibi fermente gıdalar, sağlıklı bakteriler içerir ve bağırsaktaki zararlı bakterileri türlerini, miktarını azaltabilir.
- Çeşit çeşit gıdalardan beslenin. Geniş besin yelpazesi, genel sağlığımızın ve bağırsak mikrobiyotamızın olumlu etkilenmesine yardımcıdır. Özellikle lif içeriği yüksek besinler, bağırsaklarımızdaki yararlı bakterilerin çoğalmasına destek verir.
- Tam tahıllı besinlerin zengin lif içeriği sindirim sistemini destekler. Lifli gıdalar dışkıyı yumuşatarak bağırsak içerisindeki hareketini ve dışarıya atılmasını kolaylaştırır. Böylelikle kabızlığı önler. İlaveten bazı lif türleri ‘prebiyotik’ gibi davranır. Bu, sindirim sağlığı için önemli olan bağırsaktaki yararlı bakterilerin çoğalabilmesine imkan sağlar.
- Bağırsak sağlığı, mikrofloranın zenginliğinin yanı sıra bağırsak duvarının dışında bulunan ve astar görevi gören yapının da güçlü korunması ile çok ilişkilidir. Bu duvarı koruyacak, kolajen doku içeren ve bu kolajen üretimini hızlandıran kemik suyu, tavuk suyu, et suyu ya da küçük balıkları kılçıkları ile tüketmek gibi direkt kolajen alabileceğimiz bir beslenme düzeni de destek olur. O yüzden kemik suyunu mutlaka çorbalarınızda, yemeklerinizde sıklıkla kullanın. En iyi kemik suyu hazırlama metodu; kuzu kemiği alıp parçalatın ve 1 gece suda bekletip o suyu atın. Ertesi gün tencereyi ağzına kadar su ile doldurun, içerisine 2-3 yemek kaşığı elma sirkesi, 1 tatlı kaşığı veya yemek kaşığı top karabiber, defne yaprağı, taze kekik gibi baharatlar ve soğan, kereviz, havuç gibi bazı kök sebzeleri de ekleyerek pişirin. Sonrasında bütün sebze ve baharatları atın, kemik suyunu iyice karıştırıp bardaklara veya buzluk kalıplarına koyarak porsiyonlayın ve dipfrizinizde bulundurun. Bunu da zeytinyağlı sebze yemekleri dışındaki sebze yemeklerinize 1-2 küp atarak ve çorbalarınıza da 1-2 bardak ekleyerek kullanabilirsiniz. Haftada 1 kere bile bu kemik suyunu yapmanız sizin için tüm haftanın kurtarıcısı olabilir.
- İşlenmiş gıdalardan kaçının. Bağırsağımızın mikroflorası yararlı bakteriler ve diğer organizmalardan oluşur. Bağırsaklarımız kendi içerisinde yararlı-zararlı organizma dengesini sağlayabildiğinde, düzgün bir şekilde çalışabilir. Cips, patates kızartması, fast food.. Gibi hazır ve işlenmiş gıdalar, koruyucular, katkı maddeleri bağırsağımızın mikroflorasını zedeler. Yararlı ve zararlı bakteri dengesini değiştirerek irritabl bağırsak sendromu, kolit, gıda intoleransı, ağrı, alerji, akne, depresyon gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.
- Düzenli egzersiz yapın. Neden mi egzersiz? Egzersiz tüm organlarınıza kan akışını arttırır. Bu, vücudumuzdaki kasları uyararak organlarımızın daha verimli çalışmasına yardımcı olur. Fiziksel aktivite, sağlıklı bağırsak hareketlerinizi hızlandırıp düzenleyerek en önemli sorunlarımızdan birisi olan kabızlığı engeller.
- Bağırsak sağlığını korurken öncelikle o bölgede sürekli hasara yol açan faktörleri ortadan kaldırmalıyız. Ne kadar faydalı besinler tüketsek de zararlı faktörleri ortadan kaldırmadığımız sürece bağırsaklarımız kendini yenileyemeyecektir. Dolayısıyla mutlaka şeker tüketimini çok çok azaltmalısınız ve hatta tamamen çıkarmalısınız. Glütenli besinleri tükettiğinizde kendinizi şişkin ve kötü hissediyorsanız glütenli gıda alternatifi olarak kinoa, karabuğday tüketmeyi bir süre deneyebiliriz. Laktoz intoleransı da Türkiye’ de çok sık görülen bir durum eğer süt içtiğinizde çok hassasiyet duyuyorsanız laktozsuz sütleri veya ev yapımı yoğurt, kefir gibi fermente ürünleri bir dönem kullanabilirsiniz. Size çok iyi gelmediği için arada bir tüketmeyi deneyebilirsiniz. C vitamini kaynaklarını arttırın. Gereksiz antibiyotik kullanımından kaçının.
- Mümkün olduğunca stresten uzak durun. Çünkü bağırsak sağlığı ile zihinsel bağlantı da çok önemlidir. Çok fazla geçmişine bağlı kalan ya da sürekli gelecek kaygısı taşıyan, bilinç altı sürekli bir şeylerin endişesi ile meşgul olan kişilerin florası ve sağlığı bozulmuş oluyor. Bu konuda da stres yönetimini hayatımızda sürekli olarak uygulayabilmeliyiz.
Bağırsaklarımız genel sağlığımızı korumada oldukça önemlidir ve beynimiz ile sürekli iletişim halindedir. Dolayısıyla sağlıklı bağırsaklar için sen de önlemini almaya ne dersin 🙂